Türkiye'nin birçok yerinde ve İstanbul'da uzun zamandan beri her ilçede Urfa Sıra Geceleri yapılmakta ve milli kültürün artmasında, hem de eğlencesinde birinci derecede yer almaktadır. Anadolu'nun eğlence kültürü, peygamberler şehri Urfa'nın sanatının zirvesinde, şiirin zirvesinde, sazın ve sözün en alasının bulunduğu mübarek bir şehrin yetiştirdiği büyük sanatkârların, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinde ve her büyük vilayetinde bu Urfa Sıra Geceleri'ni icra etmesi ve geceye iştirak edenlerin çok çok eğlenmesi, mutlu olması, keyifli bir akşam, bir gece geçirmeleri ve çok iyi vakit geçirmeleri unutulmayan güzel duygulardan bir tanesi olsa gerektir.

Urfa Sıra Geceleri'nden 150 binden fazla sanatkâr, saz ve söz sahibi insanlar ekmek yemekte, rızıklarını çıkarmakta ve Anadolu'muzun ütün kültürünü, Urfa'nın milli, ilmi, duygulu, insanın ruhuna işleyen, heyecanlandıran ve mutluluğuna vesile olan Şanlıurfa'nın kültürünü yaymaktadır. Sıra gecelerine gidenlerin nasıl eğlendiklerini, mutlu olduklarını, keyifli bir gece geçirdiklerini duydum, bilgilerini aldım ve şahsen gördüm. Şanlıurfa müzik şehridir.

Üstün kültürün halkımız tarafından nasıl beğenildiğini, hep sıra gecesinin yapıldığı mekânın dolu olduğunu ve tam kapasite çalıştığını, sanatkârların, işletme sahiplerinin ve gelen müşterilerin memnuniyet ve mutluluğunu görmek mümkün dür. Şanlıurfa sanatkârları ve şairleri, milli ve manevi değerlere bağlı olarak yetişmiş ve bu şekilde hayatlarını ve mesleklerini icra etmektedirler.

İmparator İbrahim Tatlıses'in televizyonda "İbo Show" ile yaptığı Urfa Sıra Geceleri ve okuduğu eserler dünyada unutulur mu? Sayın İbrahim Tatlıses'in şahane ve yıllar sonra bile dinlenebilecek birçok kalıcı eser bırakması, onun İmparator olmasına vesile olmuş ve birçok sanatkâra yol açmıştır. Herkesin kalbinde ve ruhunda bu eserlerin izi vardır, bu kültür yaşamaktadır. Kültürel mirasımızı daha geniş kitlelere ulaştırmak için gerekli bütün çalışmalar yapılmaktadır.

Azimli ve değerli sanatkârlarımızın başta İbrahim Tatlıses, Zekeriya Ünlü, Mehmet Çimen, Mahmut Mardinli, Yılmaz Çelik, Mehmet Sıraç, Sedat Koç, Kadir Kurtoğlu, Yaşar, İshak Demir, Mehmet Dörtkardeş, Urfa'da Ebubekir Çimen ve herkesin can dostu olan, yorulmak bilmeyen, ruhu ve sıcaklığıyla herkesi memnun eden Mahmut Çap gibi isimleri saygıyla anıyorum. Yer darlığı nedeniyle ismini yazamadığım büyük sanatkârlarımızı da buradan selamlarım.

Evet, Urfa kültürünün yayılmasında hizmeti olan bu can dostlarımızı, sanatkârları tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. İstanbul halkına milli kültürümüzün tanıtılmasında büyük bir hizmet yapılmaktadır. Bütün bu sanatkârlar, her il ve ilçede Urfa Sıra Geceleri, Diyarbakır'da Eyvan Geceleri, Mardin'de Leylim Geceleri gibi farklı isimlerle gecelerini süslerken, salonların dolup taştığını da görmekteyiz. Mutlu, huzurlu ve eğlenmek isteyenlerin bu gecelere gidip iyi vakit geçirmeleri elbette tavsiye edilir.

Urfa Sıra Geceleri'ni İstanbul'da haftanın her günü icra eden bütün sanatkârlara, başta İbrahim Tatlıses ve Zekeriya Ünlü olmak üzere tüm sanatçılara başarılar diliyor ve kendilerini tebrik ediyorum. Şanlıurfa'nın değerli sanatçısı Mahmut Çap'ın, başta İstanbul Beylikdüzü olmak üzere her gece dolup taşan sıra gecelerine katılan dostlarımızın mutlu ayrıldığını görmek gurur vericidir.

Avukat Mustafa Kuran
T. Hukukçular Birliği Genel Başkanı
USSAM Mahkemeleri Hukuk Komisyonu Başkanı

Sunday, 16 February 2025 01:01

MİLLÎ TARİH KONFERANSLARI ŞUURLANDIRIYOR

Written by

Fatih’te Millî Tarih Platformu tarafından düzenlenen “Bölgemizdeki Gelişmeler ve Türkiye’nin Pozisyonu” konulu konferans, yoğun katılımla gerçekleşti.
Program, Kur’an tilaveti ve Millî Tarih Platformu Başkanı Osman Uçar’ın açılış konuşmasıyla başladı.

Konferansın konuşmacısı Prof. Dr. Mete Gündoğan, bölgedeki stratejik ve ekonomik gelişmeleri ve Türkiye’nin bu süreçteki konumunu detaylı bir şekilde ele aldı. Tarihi anlatmanın bir nasihat, ancak bu tür toplantıları düzenlemenin bir cihat olduğunu belirtti.

Konferansa akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Prof. Dr. Gündoğan, küresel dengelerin ve ticaret hatlarının değişiminde Türkiye’nin üstlendiği rolü değerlendirerek, geleceğe yönelik önemli analizlerde bulundu. Özellikle yeni dünya düzeninde Ahî aklının ve sisteminin kritik önemine vurgu yaparak, Türkiye’nin bu köklü geleneği yeniden keşfetmesi gerektiğini ifade etti. 1200’lü yıllarda Ankara’da kurulan Ahî teşkilatının, Osmanlı’nın temelini atan ve Fetret Devri’nde devleti tekrar toparlayan bir zihniyet olduğunu, günümüzde de yol gösterici olması gerektiğini vurguladı.

Gündoğan, küresel gelişmelere dikkat çekerek Amerika’nın İsrail’i silahlandırmaya devam ettiğini ve bu kapsamda “Bombaların Anası” olarak bilinen MOAB’ı da teslim ettiğini hatırlattı. Tam 15.000 kilogram ağırlığındaki bu bombanın tahrip gücünün yalnızca Gazze veya Suriye için olmadığına, çünkü ortada artık ne Gazze’nin ne de Suriye’nin kaldığı gerçeğine dikkat çekti. Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır’ın, bölgedeki anlaşmazlık konusunda uzlaştığını, dolayısıyla geriye sadece İran ve Türkiye’nin kaldığını ifade etti.

İran’ın Rusya ve Çin ile stratejik işbirlikleri yaptığını ve tetikte beklediğini belirten Gündoğan, Türkiye’nin ise bu süreci fazla rahat izlediği konusunda uyarılarda bulundu. Geçmişte yalnızca 10 gramlık patlayıcılarla gerçekleştirilen “pager operasyonları” ile Lübnan’daki Hizbullah’ın nasıl etkisiz hâle getirildiğini hatırlatan Gündoğan, bugün 15.000 kilogramlık bombaların hangi amaçla hazırlandığının iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi.

Konuşmasında Türkiye’nin yalnızca ekonomik ve stratejik değil, ahlaki ve toplumsal olarak da güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade eden Gündoğan, sınırlarımıza, geçitlerimize ve değerlerimize sahip çıkmanın hayati önem taşıdığını dile getirdi. Ayrıca “Kıbrıs vatandır” diyerek, Türkiye’nin tarihî sorumluluklarını unutmaması gerektiğini vurguladı.

Program, Millî Tarih Platformu Başkanı Osman Uçar’ın, Prof. Dr. Mete Gündoğan’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.
Ayrıca Prof. Dr. Mete Gündoğan, konferans sonrası kitaplarını imzalayarak okuyucularıyla buluştu.

Millî Tarih Platformu yetkilileri, benzer etkinliklerle toplumu bilgilendirme çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

 

 

Anadolu’nun hemen hemen bütün bölgesi kendine has özellikleriyle ünlüdür.

Örneğin ‘Peygamberler Şehri’ şeklinde anılan Şanlıurfa, inanç turizminden sonra Göbeklitepe ile birlikte ününe ün katarak ‘tarihin sıfır noktasındaki kent’ olarak dünyanın birçok yerinden turist çekmeye başlamıştır.

Mardin, ilginç evlerinden kaynaklanan zenginliğiyle dizi filmlerin mekânı haline gelmiştir.

Muş, Malazgirt Zaferi nedeniyle her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.

Turizmden aslan payı almak için illa tarihi bir kent olmak gerekmiyor.

Mesela Antalya, Muğla gibi illerimiz denizinden dolayı yerli, yabancı turistlerin akınına uğruyor.

Denizi olmayan illerimiz; Afyonkarahisar kaplıcalarıyla, Konya Mevlana Müzesiyle, Denizli Pamukkalesi, Çanakkale düşmana geçit vermeyen savaşı, Karadeniz illeri doğa güzelliklerinden dolayı ziyaretçilerinin eksik olmadığı şehirlerimizden birkaçı.    

Ülkemiz çok güzel bir coğrafyada yer alıyor. Sadece yaz aylarında değil kış aylarında da insanların huzurlu vakit geçirebilecekleri imkânlar mevcut.

Bolu, Erzurum, Kocaeli, Bursa gibi kentlerimizdeki dünyaca ünlü kayak merkezleri, hayat pahalılığı kendileri için önemli olmayan, hali vakti yerinde insanlarla dolup taşıyor. 

Sayacağımız daha çok şehrimiz var ama asıl konumuz ‘arada kaynamasın’ diye fazla uzatmak istemiyoruz…

DAVRAZ’A SAHİP ÇIKILMIYOR

Peki, Isparta’nın kendine has, yılda 500 binden daha fazla yerli-yabancı turisti çekecek özelliği yok mu?

Gül ile özdeşleşmiş Isparta’nın da tarihi ve doğal güzellikleriyle hayran kalınacak kanyonları, dağları, gölleri mevcut.

Bu güzelliklere rağmen, 17 milyon turistin ziyaret ettiği Antalya’nın arka bahçesi konumundaki Isparta’nın 500 bin ziyaretçiyle yetinmesini anlamak mümkün değil…

Şayet Isparta doğru dürüst yönetilseydi; STK’sıyla, siyasetçisiyle, bürokratıyla, üniversiteleriyle azmedilip birlikte çalışılsaydı sadece Davraz’ı ziyaret edenlerin sayısı birkaç milyona ulaşırdı.

Yazıma başlamadan önce Davraz’daki Sirene Hotelin Müdürü Şakir beyi aradım. ‘Davraz’a hareketlilik kazandırılması için ne gibi çalışmalar yapıla bilinir?’ konusunda görüşünü almak istemiştim.

Şakir bey, Davraz Kayak Merkezi’ne bırakın hareketlilik kazandırmayı az sayıdaki ziyaretçileri bile tutamayıp sezonu kapattıklarını söyledi.

Daha Şubat ayının başındayız.

150-200 milyon liralık oteli bir-iki ay çalıştırıp sonra 10 ay boyunca atıl bırakmak “Davraz’ın sadece D’sinden yararlanma” iddiasını kanıtlamaz mı?

NE YAPILABİLİR?

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBU) Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Kılıç’ı aradım. “Davraz’ın sadece d’sinden değil de etinden, sütünden, derisinden, kemiğinden nasıl yararlanabiliriz?” diye sordum.

Sayın Kılıç hocamız, hemen Erciyes’i örnek gösterdi.

Erciyes Kayak Merkezi’nin şirketleşerek kalkındığını ve 2 milyondan fazla ziyaretçiyle 100 milyon dolarlık ekonomiye ulaştığını söyledi.

Davraz’ın 2635 rakamı ile futbol takımları çok ideal bir konumda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fatih Kılınç, ciddi organizasyonlarla dünyadan birçok takımın Davraz’da kamp yapmasının sağlanabileceğini anlattı…

Antalya’ya, deniz sezonu kapandıktan sonra “ölü sezon” denilen Kasım-Nisan aylarında binden fazla takım kamp yapıyor.

Bu rakamın bir kısmı Isparta’ya kaydırılamaz mı?

Davraz’da alanın müsait olduğu söyleniyor. Konaklama için yer sorunu şimdilik yok, birkaç saha daha yapıp kamp için kulüpler Davraz’a çekilebilir.

DAVRAZ’A ULAŞIM KOLAY OLMALI

Ulaşımın zor olduğu bir yerde hedefe ulaşmak elbette kolay değil.

Isparta-Davraz arası yaklaşık 30 kilometre ve bu güzergâhta çalışan toplu taşıma araçları yok.

Davraz’a gitmek için ya aracınız olacak ya da taksi tutacaksınız.

Aracı olmayan, taksi tutamayan binlerce insan Davraz’a gidemiyor ve Akdeniz’in incisi Davraz Kayak Merkezi’ni görmekten mahrum kalıyor.

SDÜ ve ISUBU’da öğrenim gören binlerce öğrenci yıllarca kalmalarına rağmen Davraz Kayak Merkezi’ni görmeden Isparta’ya veda ediyor.

Oysa belirli saatlerde Davraz’a seferler düzenlense hem yüzbinlerce insan Davraz’ı ziyaret etmiş hem de kentin ekonomisi canlanmış olur.

Elbette biz yüzeysel olarak bazı önerilerde bulunuyoruz. Bu konuda valilik, belediye, üniversiteler ve STK’lar birlikte hareket edip çok daha ciddi projeler üretebilirler.

Üretilebilir mi?

Açık söylemek gerekirse, Sayın Vali Abdullah Erin’in Isparta’ya atanmadan öncesine kadar çok ümitli değildim...

7 Ekim 2023'ten itibaren Filistin'de, Gazze'de, Lübnan'da 60.000 kişiyi öldürerek cinayet işleyen, 125 binden fazla yaralı bırakan ve on binlerce kişinin kayıp olduğu bu insanlık dramının kahredici durumu, vebali ve günahı terörist İsrail'in ve ABD'nin yöneticileri üzerindedir.

Bu yöneticilerin ellerinde Müslüman kanı vardır ve ne bu dünyada ne de öbür dünyada bundan kurtulamazlar.

Zalim, gaddar, vicdansız, merhametsiz ve ebediyen rahat yüzü görmeyecek olan bu suçlu ve günahkârlar, elbette namuslu insanların vicdanlarında lanetleneceklerdir.

Son günlerde ABD'nin yeni seçilen başkanı Trump'ın Ortadoğu ve Filistin ile ilgili sürgün yapma ve Filistin'i satın alma ifadeleri, bir devlet adamına yakışmamaktadır.

Hukuk, adalet ve insanlık adına da yakışmamaktadır.

Filistin ve İslam ülkeleri, ABD başkanının babasının malı değildir, kendisinin de malı değildir.

Böyle düşünmesi abesle iştigaldir ve ABD’ye hiç yakışmamaktadır.

ABD yöneticileri olmasa, İsrail bu terörü, bu soykırımı, canavarca insanları öldürerek gerçekleştiremez ve buna cesaret edemezdi.

Soykırımcı İsrail, imanlı ve güçlü Türk devletinin karşısında bir gün bile duramazdı.

ABD liderinin beyanları ve İsrail'e aşırı desteği, insanlık ve İslam düşmanlığıdır.

İslam düşmanlığı yapanların sonu hüsrandır.

ABD'nin, Avukat Mustafa Kuran olarak öngörüm, 40 yıl içinde ikiye, sonrasında ise dörde bölüneceğidir.

Buraya tarihi bir not olarak geçiyorum:

 

Trump'ın bu beyanları, söylediklerimizin kanıtıdır.

ABD artık eski gücünü kaybetmiş, yöneticilerinin yaşlı ve isabetsiz kararlar vermesi sebebiyle yalnızlığa mahkûm olacaktır.

Örneğin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Filistin'i tanıyan ve ateşkes kararı veren 132 ülkenin karşısında, ABD’nin tek başına veto hakkını kullanarak bu kararı hükümsüz kılması, bir adaletsizlik örneği değil midir?

Allah, adil olmayanları sevmez ve kahreder.

Zulümle abat olunmaz.

İsrail ve Amerika'nın abat ve huzurlu olması mümkün değildir.

Yaptıkları, insanlık tarihinin yüz karası olarak tescil ve tespit edilecektir.

Arap dünyası, İslam dünyası ve herkes, bu tutuma karşı cesaretle dik durmalıdır.

Adalet, hukuk ve demokrasi adına bu zulüm lanetlenmeli ve bu kararlar, o liderler için bir ibret vesilesi olmalıdır.

57 ülkeden oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı artık ayağa kalkmalıdır.

Allah’ın emrine uyarak zalimlere ve kötü yöneticilere karşı dik durmalı, birlik ve beraberlik içinde küfre karşı gelinmelidir.

Bu emperyalizm bitmelidir ve bitecektir.

İslam'ın uyanışı ve dirilişi bunu gerektirir.

Güçlü ve dik durmak, bizler için bir şereftir ve Müslümanların şiarıdır.

Hak ve batıl ezelden ebede karşı karşıyadır.

Hak geldiğinde batıl yok olmaya mahkûmdur.

Bu yüzden âlem-i İslam’ın dik durması gerekmektedir.

Türkiye, dik durarak şerefli ve onurlu bir mücadele verirken, herkes bu iman şuuruyla hareket etmeli ve bu sorumluluğun bilincinde olmalıdır.

Uluslararası Adalet Divanı, Siyonistlerin ve Amerika'nın tesiri altında olmasa, bu cani ve katillere çoktan ceza vermeliydi.

Ancak geciken adalet, adaletsizliktir.

Tarihin en zalim dönemlerinden birini yaşarken, bu olanlar Batı’nın, ABD’nin ve İsrail’in yüz karası olarak yazılacaktır.

Türkiye Adalet Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Cüneyt Yüksel ve ekibinin, bütün delilleri Adalet Divanı'na sunmasına rağmen hâlâ bir karar verilmemesi, Siyonistlerin ne kadar çifte standartlı olduğunu göstermektedir.

Bu yüzden Türkiye'de USSAM (Uluslararası Savaş Suçları Araştırma Mahkemesi) kurulmalı, Türk devletinin öncülüğünde 2 milyar Müslüman ve 400 milyon civarındaki Türk devletlerinin iş birliğiyle bir savaş suçları mahkemesi oluşturulmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Dünya Lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan, bu mahkemenin acilen kurulmasını ve faaliyete geçmesini en kalbî duygularımız, temennilerimiz ve dualarımızla bekliyoruz.

(Bütün evraklar ve belgeler, İslam ve Türk dünyasından 300 civarında ilim adamı, devlet adamı ve akademisyenin hazırladığı dosya ile birlikte, Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a 6 ay önce teslim edilmiştir.)

Avukat Mustafa Kuran
T. Hukukçular Birliği Genel Başkanı
USSAM Mahkemeleri Hukuk Komisyonu Başkanı

Rahmetli Süleyman Demirel kendisine sürekli hakaret eden bir milletvekilini transfer etmesi üzerine kendi partililerinden biri üzüntülerini dile getirerek; “Beyefendi, bu adamı biliyorsunuz. Sürekli bize hakaret ediyordu. Nasıl oldu da aramıza aldınız?” sorusu üzerine merhum Demirel; ”Evet biliyorum, o karşı kapıda bağlı idi ve sürekli bize çemkiriyordu. Şimdi bizim kapıya bağlandı, karşıya çemkirecek” deyince, yanına gelerek serzenişte bulunan şahıs; ” Efendim, büyüklüğünüzü bir kez daha anladım” diyerek geri döner. 

Yine muhasebeci alacak bir firma (şirket) eledikleri sayıdan geriye kalan 3 kişiyi mülakata alır.

*1. şahsa 2 kere 2 kaç eder? diye sorar. Aday hemen cevap verir: “Bunu bilemeyecek ne var? kesinlikle 4 eder" der.

*2. aday çağırılır. Yine aynı soru: 2 kere 2 kaç eder? sorusudur. Aday hemen 2 ile 2’yi çarpar, 4’ü bulur ve sağlamasını yapar. 4 eder efendim der.

*3. adayın adı Zakir (Z.B.)’dir. Kendisine sorulan soru 2 kere 2 kaç eder? sorusudur. O’da cevaben; ”Değerli patronum, siz kaç olmasını istiyorsunuz? cevabıdır.

Firma yetkilisi tam aradığı adamı bulmuştur.

Efendim, pastanede tatlıcı, hastanede hasta bakıcı, hamamda havlu tutucu, ihtiyaç halinde yan yatıcı ve uzaktan bakıcı.

Değerli okurlar;

 Yani hasta bakıcı olan tipler Sayın Demirel zamanında olduğu gibi halen mevcut ve karşımızdalar.

Efendim bunu bir fıkra ile bitirmiş olalım. Hanlar hanı Hakan’ın bir dalkavuğu varmış. Bu dalkavuğun adı da Zakir (Z.B.) dir.

Bir gün Hakan Zakir’e (Z.B.); "Benim canım patlıcan yemeği istedi” demiş. Zakir (Z.B.) hiç durur mu?

"Amanınnn efendim! Patlıcanın oturtması olur, yatırtması olur, karnıyarığı olur, imam bayıldısı olur. Hangisini istiyorsunuz efendim?" der.

Hakan Zakir’e (Z.B.) “Oğlum, Her çeşidi olsun” der.

*Derken, etrafta ulemalar, fukahalar, hayraniler, seyraniler, naatçılar ve kıraatçılar ve müneatçılar yemeğe otururlar.

Tahta kaşık nasıl kullanılmamalı?

Zevkle kaşıklar sallanırken Hünkar başlar bağırmaya; “Allah kahretsin… Patlıcan acıymış". Zakir (Z.B.) durur mu? hiç;

*Allah belanızı versin, Hünkarım hemen su için.

Zakir (Z.B.); Aşçı, seni öldüreceğim, böyle yemek mi olur? Patlıcandan başka bir şey bulamadın mı?" der.

Hünkar; “Zakir, Zakir, Zakir… Ne utanmaz adamsın sen? Dün patlıcanı bana methediyordun. Şimdi de patlıcanı bana mat ederek yerden yere vuruyorsun!.."

*Zakir (Z.B.) cevap verir; “Hünkarım, bana ne patlıcandan?!.. Hem ben patlıcan değilim ki sizin dalkavuğunuzum.”

Değerli dostlar;

Maalesef dalkavuklar, önceki kapıdan karşı kapıya çemkirirlerken bugün bir başka alanda (yerde) efendi bulmaya çalışanlar yani Zakirler (Z.B) çoğaldı(lar).

İnşaAllah bu tür Zakirler (Z.B.) bize rastlamazlar eğer rastlarlarsa kendisine muhteşem bir ders vermeyi gönülden geçiririz. Ve kendisine Namık Kemal’in şu sözlerini de hediye ederiz:

*Muin-i zalimin erbab'ı deneattir,

*Köpektir zevk alan, seyyad-ı biinsafa hizmetten.

Not: Geçmişte birilerinin siyaset çiftliğinde otlananlar şimdi yeni meralar arıyorlar.

Biz;“ Helal-Haram ver Allah’ım,

Zakir kulum yer Allah’ım” diyemeyiz…

Zakir (Z.B.) hala ne demek istediğimizi anlamadan bakir kalmaya devam ederse Küresel Akdeniz olarak gereğini yaparız…

Mehmet Ali Çelik
Akdeniz Gazetesi, Küresel Akdeniz İnternet Sitesi ve TİNGADER Türkiye Dergisi İmtiyaz Sahibi 
    TİNGADER (Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği) Gn.Bşk
 TİGF ( Tarafsız İnternet Gazetecileri Federasyonu) Genel Başkan Vekili
Türkiye Basın Cemiyetleri Vakfı Üyesi/e.Tarih Öğretmeni

 

‘İstanbul Üniversitesi Tezhip ve Minyatür Sanatı ile İslam Medeniyetinin Sanata Yansıması’ sergisi açılışı yapıldı.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Nil Sarı: ”İslam medeniyetinin sanatla bağdaşmasının en güzel örneklerinden biridir, Tezhip ve Minyatür sanatının İslam medeniyetinin sanata yansıması.” dedi.

Türkiye’de ve dünyada da bir ilk olduğunu vurgulanan ve çok sayıda üst düzey davetlinin katıldığı sergide, Prof. Dr. Bayram Altan, İstanbul Üniversitesi Rektör Yrd. Prof. Dr. Haluk Alkan, Prof. Dr. Nil Sarı, KASSAK Komisyonu Başkanı Salih Kurt, Atölye Başkanı Jale Yavuz birlikte açılış kurdelesini kesti.

KASSAK KOMİSYONU DOSYASI

KASSAK Komisyonu Başkanı Salih Kurt, Prof. Dr. Bayram Altan ile samimi bir ortamda gerçekleştirdiği KASSAK Komisyonu konulu sohbete, Prof. Dr. Bayram Altan’ın şu sözleri dikkat çekti:

“Sırf Komisyonu karıştırmak için içimize sızanları Allah’a (cc) havale ediyorum. Komisyon çalışmalarıyla ilgili dosyayı Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaştırdığınız kulağıma geldi. İnşallah hayırlısıyla bir sonuç elde edilir. Davetime icap ederek beni mutlu ettiniz. Manevi kızım Yasemin Kurt’u görmekten çok mutlu oldum.”

Sergide Hemşehrisi Nimet Değirmencioğlu ile karşılaşan Başkan Kurt, Nimet Değirmencioğlu ile kısa bir sohbet gerçekleştirerek günün anısına basına görüntü verdi.

Başkan Kurt, sergiyi gezdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nden ayrıldı.

 

 

Kısa Adı (TİNGADER) olan Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi 1. Olağan kongresi yapıldı. Kurucu şube Başkan Habip Çadırcı Güven tazeleyerek yeniden Ankara Şube Başkanlığına tekrar seçildi…

Kurucu şube Başkan Habip Çadırcı Güven tazeleyerek yeniden Ankara Şube Başkanlığına tekrar seçildi…

 

 

Yoğun bir katılımla gerçekleşen TİNGADER Ankara Şubesi olağan kongresinde Güçlü Yönetim Kurulu ve Güçlü Denetim Kurulları ile birlikte seçilerek belirlendi.

 

 

 Konu ile ilgili açıklama yapan TİNGADER Ankara Şube Başkanı Habip Çadırcı; Olağan Kongremizde beni ve Yönetim Kurulunu bu göreve layık gören Genel Kurulumuza Teşekkürü bir borç biliriz. Sivil toplum faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesi ayrıca internet gazeteciliğinin erişilebilir olmasını, bu meslekle uğraşanların her türlü sosyal güvenceye kavuşması için gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara destek vermek amacıyla yola çıktık.

 

Bu amacımızı gerçekleştirmek için genel merkezimizin destekleri ve tüm arkadaşlarımızın katkılarıyla elimizden geleni yapacağımıza inancım tamdır.

 

Yeni seçilen Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri:

 

YÖNETİM ASİL ÜYELER                                                            

Habip ÇADIRCI : Başkan                                                          

Mehmet ERKOÇ                                                   

M.Ali ÇİÇEK                                                       

Lokman ŞIHANLIOĞLU 

Dr. Servet ERBAŞI 

 

YÖNETİM YEDEK ÜYELER                                                       

 Reşat KUŞCUOĞLU                                                    

Abdülkadir MALKOÇ                                                   

Hakan ÇİÇEK                                                                 

Abdullah CENGİZ    

Derviş Kemal NUREL    

 

DENETİM ASİL ÜYELER

1- Av. Tevfik Fatih DİNÇER 

2- Hamit EMET 

3- Mehmet KAYIK 

 

DENETİM YEDEK ÜYELER

1-Dilek KAYIK  

2-Ali KARATAY  

3-Serkan ÇELİK  

20 Aralık 2020'de hafta sonları geleneksel hale getirdiğimiz Online Konferansımızda ağırladığımız, bir çok vakıf, dernek ve partide başkanlık görevlerinde bulunmuş, şuanda da Tüm Hukukçular Birliği Başkanlığını yürüten Av. Mustafa Kuran'ın 83 yaşında yazmış olduğu "Allah ve Adalet Bize Yeter" adlı kitabının basına tanıtımı, Crowne Plaza Otel'de yapıldı. 

 “Allah ve Adalet Bize Yeter” kitabının tanıtım toplantısına Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati'nin yanı sıra 23. Dönem Mardin Milletvekili, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Uluslararası Hukukçu Prof. Dr. Cüneyt Yüksel ile çok sayıda medya ve hukuk temsilcileri katıldı. Başbakanlık Yüksek Terör ve İstişare Kurulu Eski Üyesi, ASİAD Genel Başkan Yardımcısı ve TİNGADER Marmara Bölge Başkanımız Sayın Salih Kurt da davete iştirak ederek bu anlamlı gününde Sayın Av. Mustafa Kuran'ı yalnız bırakmadı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan eski Ak Parti Mardin Milletvekili Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, dayısı olan Av. Mustafa Kuran'ın gerçek bir yaşayan tarih olduğunu, kendilerinden, düşüncelerinden bol bol istifade ettiklerini aktardı. 

Bir diğer ablasının oğlu olan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati konuşmasında "Dayımız olan Sayın Mustafa Kuran hem bizlere, hem topluma örnek olmuştur. Kendisine ailemiz adına çok teşekkür ediyoruz. Kitabın ön sözünde ayrıca bana yer vermesi beni duygulandırdı." dedi.

Tanıtım toplantısında konuşan Sayın Kuran: " 83 yıllık hayatımın 54 yılında avukatlık mesleğini sürdürdüm. Çok önemli davalara girdim. Merhum Alparslan Türkeş'in 1980 ihtilalinde Mamak Cezaevinde yaptığım savunmalarla beraatini sağladım. Merhum Necmettin Erbakan gibi bir çok önemli ismin de hukuk danışmanlığını yaptım Allah adaleti ve adil yöneticileri sever. Hayatın özünde adalet yer almaktadır. Allah'a ve adalete inandığınızda çözemeyeceğiniz sorun kalmaz." diyerek duygu dolu bir konuşma gerçekleştirdi.

En büyük zenginliğinin değerli bir ailesinin ve dostlarının olduğunu vurgulayan Kuran, tüm katılımcılara da teşekkür etti. Sayın Kuran'ın kitabını imzalama töreninden sonra tanıtım toplantısı sona erdi.

Avukatlık mesleğini 54 yıldan beridir sürdüren Av. Mustafa Kuran, 'Allah ve Adalet Bize Yeter' kitabının hem politikacılara hem de genç nesillere rehberlik etmesini temenni ediyor. Özellikle Türkiye'nin son yıllarda adalet kavramına duyduğu ihtiyacın açığını kapatmayı hedefleyen kitap, Türkiye'nin konuşulması gereken önemli değişimlerini tarihsel akış içerisinde ele alarak gün yüzüne çıkarıyor. 

Kitapta Türkiye'nin 1920-2020 dönemleri arasındaki 100 yıllık tarih ve kültür bilincine de değinen Kuran, günümüzde Türkiye'nin istenilen düzeye gelememesi konusundaki düşüncelerini, kendi mesleki deneyimleri ve bilgi birikimlerine dayanarak açıklıyor. Bugün 57 devletin içinde İslam'ın bir ağırlığı olduğuna vurgu yapan Kuran, bu düşüncesine "Bahsi geçen 57 İslam Devleti, kendi bünyesinde birleşebilirse, Birleşmiş Milletlerden sonra dünyaya hükmeden ikinci teşkilat olabilecek kapasiteye sahiptir. Türkiye'nin tarihten gelen bir misyonu dolayısıyla 57 İslam Devleti arasında 'abilik' sıfatını yürütecek tek devlet Türkiye'dir. Bu toplulukların kendi menfaatlerini koruması, kendi fedakarlık duyguları içinde ve kardeşlik şuuruyla bir araya gelmesi, günümüzde yeni bir adil dünya düzeninin oluşmasında fayda sağlayacaktır." diyerek kitabıyla ilgili detaylar verdi. 

 'Türkiye büyük bir direnişle küllerinden doğuyor'

Av. Mustafa Kuran'ın, Türkiye'de politika konusunda yaşanan sıkıntılar hakkındaki gözlemlerini de aktardığı kitabı, yeni bir uyanışın çağrısını yapıyor. Geçmiş dönemlerde hükümetlerin kısa ömürlü olmasının bir istikrarsızlık olduğunu aktaran Kuran, Türkiye'nin bu 'gerileme' döneminden büyük bir diriliş sonrasında küllerinden yeniden doğduğunu ifade ediyor.

"Çifte standardın kurbanı olarak çökecek Avrupa parçalanırken Türkiye yöresel ve küresel yönde büyük yetkilerini kullanacağı bir konumda olacak." diyen Kuran, tarihsel döngüde çalışan ve emek eden Türkiye'nin sonunda beklediği istikrarlı döneme girerek büyük adımları attığına dikkatleri çekiyor. Türkiye'nin sahip olduğu milli değerleri korurken bir yandan da İslam Devletleri'nin kardeşlik duygusuyla hareket etmesi öğüdünde bulunan 'Allah ve Adalet Bize Yeter' kitabı, iyi insan olmanın bütün değer ölçülerini yazar Av. Mustafa Kuran'ın içinden geldiği gibi ifade ettiği önemli bilgileri barındırıyor. 

Av. Kuran’ın “Bir Avukatın Gül Bahçesi”, “ Beklenen Başkan”, “Bir Avukatın Sevgi Dünyası” ve “75 Yaşımın Şükrü” adlı kitapları bulunuyor. Kuran, halen Tüm Hukukçular Birliği Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Aktivist, yazar, fotoğraf sanatçısı Dr. Süleyman Gündüz, pandemi nedeniyle insanlığın yeni bir arayış içine girdiğini söyledi. 

Additional Info

  • Etkinlik Adı Art Studio: Drawing & Painting
  • Etkinlik Süresi 1 Saat
  • Katılımcı Sayısı 75
  • Etkinlik Zamanı 4:30-9:00
  • Bölüm Theology and Religion
  • Etkinlik Düzeyi Level1

HABER AKDENİZ - YAŞAM KOÇU  SN. TUĞBA ERDOĞAN, TİNGADER TÜM İNTERNET GAZETECİLİĞİ VE GAZETECİLER  DERNEĞİNİN  AKTİVİTELERİ ARASINDA YER ALAN HAFTA SONU

Additional Info

  • Etkinlik Adı Communication
  • Katılımcı Sayısı 75
  • Etkinlik Zamanı 4:30-9:00
  • Bölüm History of Art
  • Etkinlik Düzeyi Level1
Page 1 of 3